Pazartesi, Mayıs 31, 2010

Güzel Havalar!


Başbakan Recep T. Erdoğan'ın Arjantin gezisini takip etmek üzere başkent Buenos Aires'e giden Marmara İletişim Gazetesi muhabiri Behlül Çalışkan, başbakanın gezisini iptal etmesi üzerine "Bu kadar yol geldim, trip atıp da geri dönemem" diyerek şehri bir güzel gezdi, dolaştı, hazır gitmişken bir konferansa katıldı ve Arjantin gezisi hakkındaki izlenimlerini gazetemiz için kaleme aldı. Sözü kendisine bırakıyoruz...



İlk Adım

24 saate yakın bir uçuşun ardından dünyanın bir ucuna ayak attığımızda kendimizi bavul ve çanta sorunsalıyla yüz yüze bulduk. Bavullarımızın biri gelmemişti ve bu konuyu çözmeye çalışırken gezi boyunca yaşayacağımız dil problemiyle de tanıştık. Bavulumuzun ertesi gün kaldığımız hostele gönderileceğini öğrenip rahatladığımız anda sırt çantamı bir yerlerde unuttuğumu farkettim. Havaalanında İngilizce bilen ender kişilerden birini bulup da içinde netbook başta olmak üzere yokluğu hissedilecek olan diğer eşyaların olduğu çantamı bulunca, gezi boyunca tedirginliğini yaşadığımız kapkaç vakalarından çok insanın asıl kendine mukayyet olması gerekliliğini de fark ettik.

Buenos Aires'in en kötü hostelinde kaldığımızdan olsa gerek, ilk gün şehir gerçekten korkunç geldi. Her yer Aksaray'a benziyordu. Sonraki iki gün kaldığımız ve Buenos Aires'in en cool barriosu olan San Telmo, şehrin izlerini hafızamıza kazımaya başladı.

San Telmo'da Pazar















Gördüğümüz her yeri İstanbul'daki bir semtle özdeşleştirme çabalarımız dahilinde, San Telmo'ya Beyoğlu'nu layık gördük; bu hususta bir ilk olduğumuzu söyleyemesem de... Orasının burasının dışında, Pazar günü kurulan panayırı unutulmazdı. Antika pazarları, tezgahlar, köşe başı yapılan tangolar, müzikler, sanatçılar büyüleyiciydi.
Aklımızın bir kenarını San Telmo'da bırakarak, Buenos Aires'in az buçuk kalburüstü takımının yaşadığı, şık kafeleri, mağazaları ve gece hayatı ile ünlü Palermo Viejho'da tuttuğumuz 1 odacık + 1 saloncuk evimize yerleştik. Artık daha az para ödediğimiz, sabah çıkıp akşam dönerek kendi yemeğimizi yaptığımız, neredeyse muhtarlığa gidip ikamet kaydımızı yaptıracak kadar benimsediğimiz küçük evimize yerleştik.

Bizim Mahalle
















Palermo Viejho, geniş parklarıyla ünlü Palermo barriosunun bir bölgesi. Tüm sokakları ve kaldırımları köpek pisliği dolu olsa da Buenos Aires Büyükşehir Belediyesi Parklar ve Bahçeler Müdürlüğü'nü tebrik etmek lazım, zira enfes çiçekleri, kocaman ağaçları, kuşları-böcekleri, gölleri vs. ile Palermo parkları harikaydı.

... ve diğerleri
Önümüzde daha iki haftaya yakın bir süre var ve Maradona'nın memleketi La Boca'yı görmeden Buenos Aires'i anlatmaya başlamamam lazımdı. Yoksulların, işçi sınıfının barriosu olan La Boca'ya gidecek olan gezginler, La Boca'nın çok tehlikeli bir yer olduğu gerekçesiyle uyarılıyor. Ama niyeyse zengin muhitlerinde, mağazasını yağmalamanızdan çekinip de korkusundan kapıdan içeriye sokmadan sizinle konuşan mağaza sahipleri beni daha çok tedirgin ediyor.

Share/Bookmark

Hiç yorum yok: